Evin duvarları tanıklık eder o dolgun kıvrımların özgürce yayılmasına loş lambanın altında. Göğüsler dalga gibi yükselir her solukta bastırılmış bir nehir gibi taşarken kıyıları. Bacaklar açılır davetkar bir yay gibi gerilirken içindeki volkan patlar sessiz bir gürültüyle. Bu birleşme evin rutiniyle çelişir mi yoksa tamamlar mı diye mırıldanır rüzgar perdeleri savururken. Ellerin baskısı yayılır kalçaların yumuşak tepeciklerine ateşin izini bırakarak. İnlemeler yükselir tavana çarpıp geri döner yankılı bir dua gibi. Bu etin bolluğu bir kutlama mı yoksa yük mü diye tartar zihin en kuytu dehlizlerinde. Oda daralır sanki o sıcaklığın baskısıyla duvarlar içe doğru eğilir. Belki bu kucaklaşma bir isyan taşır günlük zincirlere karşı filizlenen bir başkaldırı. Ya da sadece bir anın zaferi geçici bir taht kurarak. Yine de o dolgunluk kalır havada asılı bir bulut gibi yağmur beklercesine. Hayatın dokusu burada gevşer ipek bir kumaş gibi yayılır her yere. Bu tür anlar insanı yeniden şekillendirir en kalın kabuğundan sıyrılıp narin bir filize dönüşerek. Huzur iner sonra serin bir esinti gibi her köşeyi serinleterek.
Mutfak, baharat kokularıyla doluydu; üvey ablam Ece, tezgahın başında yemek hazırlıyordu. Beyaz önlüğü, dolgun memelerini…
Deli saçması bir seksi milli yatırımcılar yaptı. Sektörün en iyi yatırım ve melek yatırımcıları olan…