Loş bir odanın köşesinde parıldayan ekran masum bir yüzün kıvrımlarını ifşa ederken hava donar sanki. İnce hatlar çocuksu bir yumuşaklıkla kıvrılır kameranın merhametsiz gözüne teslim olurken. Bu görüntü bir masalın karanlık sayfası mı yoksa uyanışın ilk soluğu mu diye fısıldar rüzgar camlara vurarak. Parmaklar titrek bir merakla kayar o pürüzsüz yaylalarda keşiflere yelken açarken içindeki fırtına büyür. Arzunun narin filizleri yeşerir beklenmedik bir bahçede dikenler arasında serpilirken. İzleyen ruhlar mıhlanır o saflığın sınırlarını zorlayan ritme kapılırken. Bu sergileme sadece bedenin oyunu değil belki de zihnin en kuytu odalarını aydınlatan bir meşale gibi yanar. Dokunuşlar yavaşça yayılır tenin gizli vadilerine dolarken boşlukları bir nehir gibi. Toplumun sessiz yargıları gölge gibi dolaşır etrafta ama o anın büyüsü ezer her şeyi. Kalpler hızlanır mı yoksa sakinleşir mi bu görsel büyüyle sarılırken. Hatıralar burada doğar silik bir iz gibi tenin derinliklerinde kök salarak. Bu tür sahneler dönüştürür insanı en yumuşak kabuğundan sıyrılıp vahşi bir nehre akarak. Sonunda loşluk iner her yere mavi bir sis gibi sarıp sarmalayarak.
Mutfak, baharat kokularıyla doluydu; üvey ablam Ece, tezgahın başında yemek hazırlıyordu. Beyaz önlüğü, dolgun memelerini…
Deli saçması bir seksi milli yatırımcılar yaptı. Sektörün en iyi yatırım ve melek yatırımcıları olan…